ne aramıştınız?

21 Mart 2016 Pazartesi

Milli birlik ve beraberliğimiz acayip bir tehdit altında

Milli birlik ve beraberliğimiz acayip bir tehdit altında. Öyle böyle değil hem de!

Kafalarımız son derece karışık, beyinlerimiz yanmak üzere.. Hangi yaşam daha kutsal? Hangi ölüm iyi ölüm? Hangi ölüm kutsanacak ve hangisine çeşmeye giden testi muamelesi yapılacak? Hangi yaşamı sadeliğiyle ve hangisini şatafatıyla öveceğiz? Hangi şatafatları lanetleyip hangilerine "yakışır kardeşime" muamelesi yapacağız?

Çelişkilerimizi birbirimizin suratına çarparken, hangi gerçeklikte buluşmayı hayal edeceğiz? Kendi gerçekliğimizi döve döve özümsetmekten başka çaremiz olacak mı?

Saraylarda altın kaplamalı bardaklardan çayını yudumlayanları viski içmiyor diye halktan mı sayacağız? Ülkemizin kalkınmasında büyük hizmetleri olduğu için! holdinglerin vergi borçlarını silerken, vatandaşın faturalarını zamlandırarak, ekstra faturalar giydirerek sağlayabilir miyiz milli birlik ve beraberliğimizi?

Bir şehri 5 bin polis ve 10 bin seçme vatandaşla ziyaret edenlere, bu ziyaret esnasında şehirde yaşayan herkese potansiyel terörist muamelesi yapanlara şehrin altın anahtarını teslim edenlerde art niyet, ahlaksızlık aramayalım mı?

Sahi bir günde kaç kişi ölüyor bu ülkede? Bu ölümlerin ne kadarı tıbbi literatüre göre "önlenebilir ölüm".
Sigara içtiği için akciğer kanserinden ölen bir insanın ölümü tıbbi olarak "önlenebilir bir ölüm"dür. Tetanoz hastalığından ölen birinin ölümü önlenebilir ölümdür, çünkü aşısı mevcuttur. İş kazasında ölen birinin ölümü tıbbi olarak önlenebilir ölümdür, çünkü iş sağlığı ve güvenliği kuralları kimsenin ölmesine izin vermemek üzere şekillenmelidir.

Peki bizim kutsal tıbbımız, ölümleri engellemeyi, sağlıklı yaşamı savunmayı bu kadar misyon edinmişken bir canlı bomba eyleminde ölen vatandaşı nereye koyar? Ya da bir polisin ölümünü, bir askerin ölümünü, devletin öldürdüğü bir vatandaşı önlenebilir ölüm olarak değerlendirir mi?
Yoksa bu ölümleri "politik nedenler" olarak ötekileştirip sağlıkla ilgisiz bir mevzu kategorisine mi sokmakta? Aksi taktirde tıp camiasının siyasete bulaştığı mı söylenir?

Önlenebilir ölümleri ortadan kaldırma misyonuyla bir hareket başladığında buna kim karşı çıkar? Mesela sigaradan ölümleri azaltalım diye yürütülen kampanyalar sigara lobilerini rahatsız etmiyor mudur? Peki tetanoz mikrobu neden bu kadar sahipsizdir? Tetanoz hastalığından rant sağlayan kimse yok diye mi tetanoz hastalığına karşı yürütülen kampanya sessiz sedasız bir toplumsal uzlaşıyla başarılı biçimde yürütülmektedir?

Vücudun bağışıklık sistemi, dışardan giren mikroplara karşı gücünün yettiği ölçüde saldırıya geçmekteyken antibiyotikleri ve aşıları dış mihrak olarak mı değerlendirmek lazımdır? Peki bağışıklık sisteminin anormal durumlarından kaynaklanan, vücudun kendi kendine saldırmasıyla karakterize "otoimmün hastalıklar", devletin kendini var eden vatandaşını tanımaması, yok sayması ve yok etmesiyle özdeşleştirilebilir mi? Otoimmün hastalıklarda saldırılan bölgeler, vücut tarafından "hain" ilan edilmekte midir?

Bağısıklık sistemini yok etmeyi hedefleyen HIV virüsü, toprakta yaşayan leş yiyiciler dışında kime ne fayda sağlayabilir? Peki vücudun bağışıklık sistemini oluşturan hücreler her gün damarlarda dolaşarak bütün hücrelere, organlara ve sistemlere "biz sizin güvenliğiniz için ölüyoruz" demekte midir? Biz olmasak bakteriler, virüsler sizi yok edecek demekte midir?

Milli birlik ve beraberliğimizi nasıl koruyacağız? Öldürmek bu kadar meşru ve ölmek bu kadar kutsalken hangi milli? hangi birlik? hangi beraberlik?



facebook hesabınla yorum yap


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz