ne aramıştınız?

16 Şubat 2015 Pazartesi

...

Bir garip hissediyorum.. Ruhum daralıyor..
Özgecan.. Fotoğrafından tanıyorum sadece. Hikayesinin sonunu biliyorum bir de. O masum bakışlar ve o hikayeyi yanyana getiremiyorum kafamda, beynim parçalara ayrılıyor..
Kaç kere böyle oldum hayatta bilmiyorum.
Her kötü şeye karşı bir savunma, bir direnç geliştirir de boğulan ruhumuzu ferahlatırız ya hani, bu sefer olmuyor. Neresinden tutup da ferahlatalım daralan ruhumuzu?
Bir daha böyle şeyler olmasın diye ne yapalım ya da?
Öyle çaresiz hissediyorum ki kendimi. Dünyayı yıkıp yeniden kurmadıkça hiç değişmeyecekmiş gibi geliyor. O vahşilerden her yerde bir sürü yok mu? Bir sürü tecavüzcü, bu devletin mahkemelerince indirimli cezalarla ödüllendirilmedi mi? Ve onlar aramızda yaşamaya devam etmiyor mu hala?
Tecavüzcülük değil de katillik mi esas suç? Vicdanım kabul etmiyor..

Bir kadının tecavüze uğrayıp öldürülmüş olması bu kadar içimi parçalarken, hiçbir detay duymak istemiyorum konuyla ilgili. Kaldıramıyorum.
Gücüm olsa bütün o otobüsleri yakmak istiyorum. O vahşileri tanıyan herkesi çok uzak yerlere sürgün etmek. O şehrin adını değiştirmek... Yüzleşemiyorum belki de. Yüzleşmeye yetmiyor yüreğim. Yüzleşmek gerekli mi peki?

Böyle bir dünyada ve böyle bir ülkede yaşıyorken, bütün bunlar oluyorken, ben şiir gibi bir kadına çok güzelsin diyemiyorum mesela. Utanıyorum erkek olduğum için. Bir kadının sevgisini hakettiğimi düşünemiyorum. Konunun benle ne ilgisi var?

Hepimiz suçluyuz belki de, gördüğümüz yerde kafasını ezmediğimiz için bu vahşilerin. Hepimiz suçluyuz tecavüzcü zihniyetin iktidarı hala yaşadığı için.. 

facebook hesabınla yorum yap


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yaz